Anksiyete (Kaygı) Bozuklukları

Anksiyete, korku ve stres ile birlikte ele alındığında insanın hayatta kalması ve soyunu sürdürmesi açısından doğal hatta vazgeçilmez bir tepki olarak değerlendirilebilir. Anksiyete Bozukluğu tanısı olan kişilerde ise kişilerin kaygıları, normal bir hayat sürdüremeyecek kadar yoğundur.

Anksiyete Bozukluğu ergenlik öncesi dönemde çocuklarda sık görülen bir psikiyatrik
bozukluktur. Yapılan çalışmalarda ergenlik öncesi dönemde çocukların en az %3‘ünde anksiyete bozukluğu tanısının olduğu gösterilmiştir.

Anksiyete, korku ve stres ile birlikte ele alındığında insanın hayatta kalması ve soyunu sürdürmesi açısından doğal hatta vazgeçilmez bir tepki olarak değerlendirilebilir (1). Anksiyete Bozukluğu tanısı olan kişilerde ise kişilerin kaygıları, normal bir hayat sürdüremeyecek kadar yoğundur.

Anksiyete Bozukluğu ergenlik öncesi dönemde çocuklarda sık görülen bir psikiyatrik bozukluktur (2). Yapılan çalışmalarda ergenlik öncesi dönemde çocukların en az %3‘ünde anksiyete bozukluğu tanısının olduğu gösterilmiştir (3).

Anksiyete bozukluğu tanısı olan ergenlerde Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yönteminin etkinliği gösterilmiş olsa da daha küçük yaştaki çocuklar için BDT‘nin etkinliğini gösteren çok az çalışma vardır (4). Yine BDT‘nin bilişsel temellerine göre BDT çocuklarda ergenlere göre daha az etkinlik gösterebilir(4).

Çocuklarda BDT tedavisine alternatif yöntem olarak BDT temelli materyallerin ailelere uygulanması değerlendirilmektedir (5). Thienemann tarafından yapılan 7-16 yaş arasındaki anksiyete bozukluğu tanısı olan çocuklarda anne babalara BDT temelli eğitim verilmiş ve etkin bulunmuştur (6). Yine Waters tarafından yapılan araştırmada anne babalara BDT temelli verilen eğitim ile hem çocukları hem de aileleri içeren tedavinin etkinliği benzer bulunmuştur.

Anksiyete bozukluğu benlik saygısını, sosyal ilişkileri ve akademik başarıyı etkileyen önemli bir psikiyatrik bozukluktur. Anksiyete bozukluğu tanısı olan çocuklar; gelecekte duygudurum ve anksiyete bozuklukları açısından büyük bir risk taşımaktadır. Bu açılardan anksiyete bozukluğunun tedavisi ayrı bir önem taşımaktadır.

Komorbiditeler hem anksiyete bozukluklarında hem de diğer psikiyatrik bozukluklarda sıklıkla görülür. Anksiyete bozukluğu tanısı alan çocuk ve ergenlerin en az üçte biri, iki veya daha fazla anksiyete bozukluğu kriterlerini karşılamaktadır(49).

Birincil anksiyete bozukluğu olan çocukların ayrılık anksiyetesi bozukluğu tanısı ergenlere göre önemli ölçüde daha yüksek bulunmaktadır. Birincil anksiyete bozukluğu olan ergenler daha sık bir birincil sosyal anksiyete bozukluğu ve duygudurum bozuklukları tanısı almıştır (55).

Anksiyete bozuklukları duygu-durum bozuklukları, yıkıcı davranışlar, DEHB, yeme bozuklukları ve madde kullanım bozuklukları dahil olmak üzere diğer tüm ana bozukluk sınıflarıyla ilişkilidir.

Anksiyete Bozukluğu Tedavisi

Diğer tıbbi durumlar gibi, anksiyete bozuklukları da uygun şekilde tedavi edilmedikçe kronik olma eğilimindedir. Çoğu çocuk, endişelerini başarılı bir şekilde yönetmek ve üstesinden gelmek için profesyonel rehberliğe ihtiyaç duyduklarını fark eder.

Anksiyete bozukluğu olan çocuklar için bilimsel olarak kanıtlanmış ve etkili birkaç tedavi seçeneği mevcuttur. Çocuklara en çok yardımcı olan iki tedavi bilişseldavranışçı terapi ve ilaçlardır. Ancak unutulmamalıdır ki hiçbir tedavi yöntemi her çocukta aynı sonucu veya en iyi sonucu vermez; bir çocuk belirli bir yönteme aynı tanıya sahip başka bir çocuktan daha iyi veya daha erken yanıt verebilir (63, 64).

Bilişsel davranışçı terapi (BDT), anksiyete bozukluklarının tedavisinde bilimsel olarak etkili olduğu gösterilen bir tür konuşma terapisidir. BDT, çocuğa kaygısını azaltmak için kullanabileceği beceriler ve teknikler öğretir. Çocuk, olumsuz düşünme kalıplarını ve davranışlarını olumlu olanlarla belirlemeyi ve değiştirmeyi öğrenecektir.

Terapist, evde ve okulda ilerleme kaydedilmesini sağlamak için aile ile birlikte çalışmakta ve tüm ailenin çocuğun semptomlarını en iyi şekilde nasıl yönetebileceği konusunda tavsiyelerde bulunmaktadır. BDT genellikle kısa sürelidir - seanslar yaklaşık 12 hafta sürer - ancak faydaları uzun vadelidir (63, 64).

Diyalektik davranışçı terapi, kişinin sorunları için sorumluluk almayı vurgular ve çocukların çatışma ve yoğun olumsuz duygularla nasıl başa çıktıklarını incelemelerine yardımcı olur (63, 64). Pediatrik AB’nin farmakolojik tedavisinde ilk olarak selektif serotonin gerialım inhibitörü (SSGİ) tercih edilmekle birlikte; serotonin ve noradrenalin gerialım inhibitörleri (SNGİ), trisiklik antidepresanlar (TSA) ve benzodiazepinler gibi başka ilaçlarda tedavide seçilebilmektedir.

AAB, SAB ve/veya YAB tanısı almış, yaşları 7-17 arasında değişen 488 çocuğun dahil edildiği bir randomize kontrollü çalışmada (RKÇ) sertralin, BDT, sertralin ve BDT kombinasyonu ve plasebo karşılaştırılmıştır.

Sertralin 25 mg/gün başlanmış ve 8. Haftada 200 mg/gün dozuna çıkılmıştır, anksiyete ölçümleri 4, 8, ve 12, haftalarda tekrarlanmıştır. Tedavi yanıtı değerlendirildiğinde; sadece sertralin alan (%54,9) ve sadece BDT uygulanan grup 35 (%59,7) plaseboya üstün olmakla birlikte; sertralin ve BDT kombinasyonu alan grupta tedavi yanıtı (%80,7) her iki monoterapi grubundan üstün bulunmuştur.

Başka bir RKÇ’de AAB, SAB ve/veya YAB tanısı olan, 3 hafta boyunca psikolojik tedavi almış ve yanıt alınamamış, yaşları 6-17 arasında değişen 128 çocuk dahil edilmiştir. Fluvaksamin (maksimum 300 mg/gün) ve plasebonun kaşılaştırılması sonucunda 8, haftada yapılan ölçümlerde tedaviye yanıt oranları fluvaksamin grubunda (%76) plaseboya (%29) göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur Benzer şekilde yapılan bir çalışmada AAB, SAB ve/veya YAB tanısı almış, yaşları 7-17 arasında değişen 74 çocuk fluoksetin (maksimum 20 mg/ gün) ve plasebo kollarına ayrılmıştır.

Dokuzuncu haftada yapılan ölçümlerde tedaviye yanıt oranları fluoksetin grubunda (%61) plaseboya (%35) göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (64). BDT, seçici serotonin geri alım inhibitörleri ve serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri çocukluk anksiyetesi tedavisinde en etkin yöntemler olarak ifade edilmektedir. BDT ve SSGİ’lerin SNGİ’lere göre daha etkin tedavi seçenekleri olduğu ifade edilmektedir (63)

WhatsApp WhatsApp