Depresif Bozukluklar (Depresyon)

Major depresif bozukluk (MDB) dünya genelinde hem sağlık hem de ekonomik yükün önde gelen nedenlerinden birisidir (1). Erişkinlerde önemli bir sağlık problemi olduğu kadar çocuk ve ergenlerde de önemli hastalık yükü oluşturmaktadır. Yapılan bir meta-analiz araştırmasında 13-18 yaş grubundaki ergenlerin %5,6'sının hayatlarının bir döneminde major depresif atak geçirdikleri ifade edilmiştir.

Major Depresif Bozukluk (MDB); mutsuzluk, ilgi kaybı, günlük aktivitelerden keyif alamama, karamsarlık, huzursuzluk, enerjisizlik, konsantrasyon güçlüğü, iştah veya uyku bozuklukları, olumsuz kendilik algısıyla karakterize epizodik bir ruhsal bozukluktur[1].

MDB’deki belirti ve bulgular; çocuk veya ergenin yaşına, cinsiyetine, eğitimine ve kültürel özelliklerine göre farklılıklar gösterebilir. Çalışmaların çoğunda çocuk ve ergenlerde MDB yaygınlığının son yıllarda arttığı belirtilerek, biyopsikososyal risk faktörlerinin saptanması ile MDB yaygınlığındaki bu artışın önlenebileceği vurgulanmaktadır[2].

Çocuk ve ergenlerde, MDB’nin erken saptanması ve etkin bir şekilde tedavi edilmesi ile depresyonun aile içinde, sosyal ve akademik ortamlardaki olumsuz etkilerini, intihar oranlarını, madde bağımlılığını ve dirençli depresyon sıklığını azaltacağı düşünülmektedir[3]

Çocuk ve ergenlerde MDB; diğer pek çok psikiyatrik bozukluk gibi, biyolojik, bireysel ve çevresel birçok faktörün birbirleriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır.

Etiyolojide; genetik faktörler, nörokimyasal değişiklikler, hormonlar gibi biyolojik faktörler; düşük özsaygı, onay arayışı, problem çözme ve başetme becerilerinde eksiklikler, olumsuz bilişsel şemalar, umutsuzluk gibi bireysel özellikler; ihmal, istismar, fiziksel hastalık gibi olumsuz yaşam olayları, aile içi çatışmalar, yetersiz aile ve akran desteği, akran ilişkilerinde güçlükler, düşük ebeveyn eğitim düzeyi, düşük sosyoekonomik düzey ve okul sorunları gibi çevresel etkenler araştırılmıştır.

Hafif ve orta şiddetteki MDB’nin tedavisinde öncelikle psikososyal müdahaleler ve psikoterapi, klinik duruma bağlı olarak ilaç tedavisi eklenmesi, ağır MDB’de ise yataklı tedavi merkezlerinde tedaviye öncelik verilmesi önerilmektedir[189, 190].

MDB tedavisinde en sık kullanılan ilaçlar fluoksetin, sertralin, sitalopram, essitalopram, paroksetin, fluvoksamin gibi seçici serotonin gerialım inhibitörleridir[188]. Çocuk ve ergenlerde depresyonun tedavisinde ise en çok çalışılan SSRI fluoksetindir[191-194]. Yapılan çalışmalarda; çocuk ve ergenlerin SSRI tedavisine yanıt oranları %64-74 arasında bildirilmiştir[147, 195].

Çocuk ve ergenlerde MDB’nin tedavisi için bilişsel davranışçı terapi (BDT), kişilerarası terapi (KAT), bilişsel davranışçı analiz sistemi psikoterapisi, davranış aktivasyonu terapisi ve problem çözme terapisinin etkinliği gösterilmiş; akılcı duygusal davranışçı terapi, kendilik sistemi terapisi, kısa süreli psikodinamik terapi, duygu düzenleme terapisi ve kabul ve kararlılık terapilerinin de kullanılabileceği bildirilmiştir[196].

BDT’nin etkinliği ile ilgili yapılan iki meta-analiz çalışmasında BDT etkin bulunmakla birlikte, her ikisinde de etki büyüklüğü 0.3’ün altında kalmıştır.

WhatsApp WhatsApp