17 Yaş Psikolojisi

17 yaş, orta ergenlik döneminin artık sonudur. Bu dönem ergenliğin başından beri yaşanan duyguların, ailenin yönlendirmelerinin, çevreyle kurulan özdeşimlerin harmanlandığı ve kişinin kendine özgü olgular oluşturduğu dönemdir. Bu yaşla birlikte birey artık bir yetişkin sayılmaktadır.

Fiziksel değişimler kız çocuklarında artık son derece yavaşlamış, erkeklerde ise belirli oranda hala devam etmektedir ancak eskisi kadar hızlı değildir. Bu dönemle birlikte artık kişiler kendi kimliklerini kazanmaya başlamışlardır. Bu yaş döneminde karşı cinsle daha olgun ve ciddi ilişkiler yaşanmaya başlar. 

Gençler için bu dönem hayatlarının nasıl şekilleneceği konusunda çok önemli bir dönemdir. Üniversite sınavı ile geleceklerine yönelik çok büyük bir yol ayrımına gelmiş bulunmaktadırlar ve onlar da bunun farkında olarak son derece yoğun kaygı yaşamaktadırlar.

Kendileri de bu dönemle birlikte sosyal çevrelerinin değişeceğini farkına varmışlar ve bunun burukluğunu yaşamaktadırlar. Artık geriye dönüp kendilerini değerlendirebilir ve geçirdiği dönemlerin mantıklı bir şekilde gözden geçirip eriştikleri olgunluk düzeyinin farkına varırlar.

Aile ile var olan çatışmalar önceki dönemlere göre artık azalmıştır çünkü birey artık duygularını ve düşüncelerini daha mantıklı şekilde yönetebilmeyi öğrenmiştir.

Bu dönemden sonra kişi, ergenlik döneminin temel sorusu olan “ben kimim” sorusunun net bir cevabı olmadığını ve ömür boyu bu soruya bir cevap arayacağının farkına varacaktır.

Üniversiteye başlayan birey bu heyecanla birlikte aileden uzaklaşma, yeni arkadaşlıklar ve sosyal çevre edinme, yalnız başına hayatta kalma korkuları, ekonomik sıkıntılar, yurt hayatına uyum sağlama, gelecekte ne yapacağı ile ilgili kaygılar gibi yepyeni sorunlarla karşılaşmaktadır.

Bu köklü değişiklikler bireyi psikolojik açıdan olumsuz etkileyecektir. Ergenlik döneminde en çok rastlanan sorun olan depresyon bireyin sosyal ve akademik alanlarda sorunlar yaşamasına yol açarak var olan potansiyelini ortaya koymasına engel olmaktadır. Depresif belirtiler bireyin hayatındaki temel alanlar olan sosyal yaşam, özel hayat ve eğitim hayatını olumsuz etkilemektedir.

Ülkemizde ergenlerin ortalama %30’u orta düzeyde depresyon yaşamaktadır. Depresyonun ortaya çıkmasında yaşanılan kötü deneyimler ve sosyal çevre de çok etkilidir. Ergen depresyonunda sosyal destek hem önleyici hem de kurtarıcı rol oynamaktadır. Ergenlik dönemindeki depresyon belirtileri aile tarafından hafife alınmamalı ve bu konuda kesinlikle uzmanlardan destek alınmalıdır.

Ergen bu dönemle birlikte artık ailesinin yetiştirme tarzı, sosyal çevresinin ona sunduğu yaşam tarzı ve kendi düşüncelerinin toplamının bir bileşimi olarak ortaya kendi kimliğini çıkarmaya başlamaktadır. Bu dönemle birlikte Ergen artık konuşmalarında daha tutarlı, daha derin bir düşünce yapısına sahip, duygularını anlayıp yönetebilen ve çevresi ile olan ilişkilerini mantıksal çerçevede yürütebilen birisi olmaya başlamıştır. 

Ergen Benmerkezciliği

Ergenlik döneminde çocuklar genellikle hayali seyircilere ve kişisel efsanelere sahiptirler.

Hayali Seyirciler: Çocuk ergenlik dönemi boyunca çevresindeki insanlar tarafından sürekli izlendiğini düşünür ve herkesin gözünün onların üstünde olduğunu sanar. Örneğin bir otobüse bindiklerinde veya sokakta yürürken görüş alanındaki herkesin odak noktası olarak kendilerini sanarlar. Her hareketinin izlendiğini, herkesin ona baktığını düşünürler. Bu yüzden her hareketlerine dikkat eder ve dış görünümlerine her zaman büyük önem verirler.

Kişisel Efsane: Ergenler bütün duygularını çok uç noktalarda yaşadığını düşünürler ve davranışları da bu oranda abartılı olmaktadır. Örneğin mutlu olduklarında tüm çevrelerine duyuracak kadar kahkahalar atarlar veya tam tersi mutsuz olduklarında da çevresindeki herkesin fark edeceği kadar depresif bir görünüm takınırlar. Ve bu duygularında yapmacıklık yoktur, bunu gerçekten hissederler. Her şeyi yapabileceklerini, her şeye güçlerinin yeteceğini düşünürler ve bu düşünceyle sürekli gereksiz riske girme eğilimleri vardır.

Ergenliğe Giriş Yaşının Önemi

Ergenliğe erken girmek kız çocuklarında ve erkek çocuklarda tamamen farklı sonuçlara yol açmaktadır. Ergenliğe erken giren erkek, yetişkin görünümüne sahip olmaya başladığı için özgüveni artacak ve çevresi tarafından popüler birisi olacaktır. Kız çocuklarında ise bu durum tam tersine olmaktadır. Erken ergenliğe giren kız çocukları kadınsı vücut hatlarını gizleme eğilimindedirler ve bu durumdan utanırlar.

Bu da ergenliğe erken giren kız çocuklarında özgüven kaybına sebep olmaktadır. Burada bilinmesi gereken ergenliğe giriş yaşının tamamen bireysel gelişim farklılıklarından kaynaklandığıdır. Er ya da geç her insan ergenliğe girecektir. Bunu bilen ve kabul eden aile çocuklarını da bilgilendirerek bu durumu sorun olmaktan çıkarabilir.

Ailelere Tavsiyeler

Her gelişim alanında olduğu gibi tabii ki bu dönemde de ailenin çocukla iletişimi yeni sorunlar yaşamakta önleyici ve var olan sorunları çözme noktasında son derece büyük öneme sahiptir. Anne babanın çocukları ile kurdukları kaliteli iletişim ve onlara sundukları destek o dönemi en az hasarla atlatmak için atılabilecek en büyük adımdır.

Çocuğun artık yaşadığı geleceğe dair kaygıları anne baba tarafından fark edilmeli, bu konular hakkında çocuğun duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmalı ve birlikte geleceğe dair rotalar oluşturulmalıdır.

Bu noktada anne babanın kendi fikirlerini ve çocuklarına yakıştırdıkları hayatı onlara empoze etmek yerine ortak bir karara varma çabasında olmaları daha sağlıklı olacaktır. Anne baba bildiklerini çocuğu aktarmalı ama seçimleri her zaman çocuklarına bırakmalıdır.

Bu dönemle birlikte artık çocuğun üniversite geleceği şekillenmeye başlayacaktır. Anne babalar çocuğun bu yoğun kaygısını anlamalı ve elden geldiği kadar onlara destek olmalıdır.

Özellikle meslek seçimi noktasında çocuğu yanlış yönlendirmemeli, bireyin var olan ilgi ve yeteneklerine göre en mantıklı seçimler yapmasına yardımcı olunmalıdır. Ayrıca çocuğun kararına saygı duymalı, farklı fikirde dahi olunsa çocuğa destek olmaktan asla vazgeçilmemelidir.

Çocuğunuzun bu dönemle birlikte artık karşı cinsle ilişkiler kuracağını anne babalar olarak kabul etmek gerekmektedir. Karşı cinse beslenen duyguların son derece normal olduğu bilinmelidir. Çocuğun yaşadığı ilişkilere ne tamamen karşı çıkılmalı ne de tamamen sürece dahil olup her şeye karışmamalıdır. Yapılması gereken sadece çocuğu uzaktan gözlemlemek ve müdahale edilmesi gereken noktalar haricinde bu duruma karışmamak olacaktır.

 

WhatsApp WhatsApp